Değişen koşullarda insanın değişmeyen insanlık hallerini geçmiş zaman dili ile anlatan bu masal aslında şimdiki zamandır.
Yetim kavaf çırağı Laki’nin Mösyö Lütfü, Teodora’nın Telli Turna olduğu zamanda, Rumeli’nden göçüp gelen Begoviçler’in öyküsü, ayaklarında adam boyu hediklerle karlar içinde bir birine sırt veren Gedo ile Sarkis’in, Taşnaklarla Hamidiye Alaylarının çağrılarıyla parçalanan hayatları, Manisa Çiftliği’nin hanım ağalarının eşkiya baskınlarında yıkılan konaklarında kan gölünde boğulmalarının, Nineveli Zelin ile Maruni Abhat’ın; adalet, müsavat, hürriyet tekneleriyle Karadeniz’de süzülüp gelenleri hayalleyen mülazımların, gözleri çıralı atlıların, saflıklarından gayri hiçbir zırhları olmayan kırlangıçların, kara aslanın tekin olmayan ruhunun, Napolyon’un genarali Kleber’i yatağında haklayan Suriyeli Süleyman’ın, geberenin, yanarcanın, camgöz ahtapotların, açgöz Elanor’la pozitivist Halil’in, silah kaçakçısı kel Süleyman’ın, Semira ile torun Abhat’ın, güneş görmeyen koyakların çocuklarına mektepler açanların öyküsü okudukça, anlayıp anlamlandırıldıkça bu güne erişecektir.
Bütün bunlar bir söylenceden doğmuştur.
Ateşte yaşamayı beceren tek canlı; semenderin söylencesinden. Yer yer fantastik, büyülü gerçeklik biçiminde, ironiye de başvurarak halk dilini yazınsal çerçeve içinde sunmaktadır. Romanın karakterleri büyük alt üst oluşların, devrimlerin karşı devrimlerin, isyanların, ihanetlerin yaşandığı, haritaların yeniden çizildiği zamanlardan kitlelerin içinden seçilmiş, tipleştirilmiştir.
Değişen koşullarda insanın değişmeyen insanlık hallerini geçmiş zaman dili ile anlatan bu masal aslında şimdiki zamandır.
Yetim kavaf çırağı Laki’nin Mösyö Lütfü, Teodora’nın Telli Turna olduğu zamanda, Rumeli’nden göçüp gelen Begoviçler’in öyküsü, ayaklarında adam boyu hediklerle karlar içinde bir birine sırt veren Gedo ile Sarkis’in, Taşnaklarla Hamidiye Alaylarının çağrılarıyla parçalanan hayatları, Manisa Çiftliği’nin hanım ağalarının eşkiya baskınlarında yıkılan konaklarında kan gölünde boğulmalarının, Nineveli Zelin ile Maruni Abhat’ın; adalet, müsavat, hürriyet tekneleriyle Karadeniz’de süzülüp gelenleri hayalleyen mülazımların, gözleri çıralı atlıların, saflıklarından gayri hiçbir zırhları olmayan kırlangıçların, kara aslanın tekin olmayan ruhunun, Napolyon’un genarali Kleber’i yatağında haklayan Suriyeli Süleyman’ın, geberenin, yanarcanın, camgöz ahtapotların, açgöz Elanor’la pozitivist Halil’in, silah kaçakçısı kel Süleyman’ın, Semira ile torun Abhat’ın, güneş görmeyen koyakların çocuklarına mektepler açanların öyküsü okudukça, anlayıp anlamlandırıldıkça bu güne erişecektir.
Bütün bunlar bir söylenceden doğmuştur.
Ateşte yaşamayı beceren tek canlı; semenderin söylencesinden. Yer yer fantastik, büyülü gerçeklik biçiminde, ironiye de başvurarak halk dilini yazınsal çerçeve içinde sunmaktadır. Romanın karakterleri büyük alt üst oluşların, devrimlerin karşı devrimlerin, isyanların, ihanetlerin yaşandığı, haritaların yeniden çizildiği zamanlardan kitlelerin içinden seçilmiş, tipleştirilmiştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 72,00 | 72,00 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 72,00 | 72,00 |